Sivas Sivrialan’a düştü bir cemre
Bin üçyüz onda,
Sadık yârinin göğsüne tutundu;
Yetmiş yıl karanlık içinde..
Çiçeklerin en bey olanı aktı gözünden
Aldı Veysel’in mağrur bakışını..
Dinledi Veysel sonra dünyayı,
Dokundu sazının teli ile her şeye.
Şairler çeşmesinde bir yudum su oldu,
Karac’oğlan ve Yunus’un peşinde;
Halkın içinden halka seslendi
Gönül gözüyle gördüklerinden…
Sakladı gözünden güzelliğini yaradanın
Bildi hep kendisini odur söyleten…
Sevgiliye ahuzar etti bir dem,
Güzelliğin on par etmez bu bendeki aşk olmasa!!
Kabullendi herkesin fikrini,
Koyun kurt ile gezerdi
fikir başka başka olmasa bildi..
Uzun ince bir yolda tüketti gecesini gündüzünü…
Dalgın dalgın seyrederken âlemi
Şaştı Veysel bu hallere,
Hor görmedi yine de kimseyi
Sen de beni hor görme kardaşım dedi…
Derdin anlatmadı dertsiz insana
Dert çekmeyen dert kıymetin bilemez öğrendi..
Senlik benlik değildi kavgası
Vefaydı tek beklediği ….
Siz sağ olun ben selamet dedi
Ayrılsa da sinesinden eli…
Nasihat etti koca cihana koc’a bir ömür
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Nice güzellere bağlandım kaldım,
Bir vefa bulamadım topraktan gayrı..
Varsa senin de dileğin Allah’tan
Almak için uzak gitme topraktan;
Toprak kapısıdır yaradanın;
Gün gelir Veysel’i de bağrına basar…
Benim sadık yârim kara topraktır…
NERMİN YILDIRIM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder