Erzurumlu bestekâr Kemani Haydar Telhüner tarafından derlenmiştir. Benim için çok özel anlamlar taşıyan bu türkü hakkında pek çok değişik hikâyeler rivayet edilse de türkünün sözlerine en yakın hikâyeyi aktaracağım size.
Suna; güzelliği ile sadece kendi köyünde değil civar köylerde de nam salmış bir ağa kızıdır. Özellikle gözlerinin güzelliğinden dolayı imrenirmiş herkes Suna’ya bakmaya. Talipleri çok olsa da Suna hiçbirini kabul etmezmiş. Bunun nedeni ise köyünde çok sevilen bilgeliğiyle, alçak gönüllülüğü ve yardımseverliği ile civarın en sevilen delikanlılarından biri olan bir Ozana âşık olmasıdır. Ozan da Suna’yı sevmektedir. Ne var ki ozan sıradan bir köylü olduğu ve fakir olduğu için Suna’nın babası bu birlikteliğe razı olmaz. Kızına da düşkün olan baba zaman içerisinde Suna’nın üzülmesine daha fazla dayanamayarak onun ozan ile evlenmesine razı olur.
Ozan Suna’ya deliler gibi aşık olduğundan onu çok kıskanmaktadır. Rivayete göre kıskançlığından dolayı köyden ayrılarak diyar diyar dolaşırlar. En sonunda bu göçebe hayata dayanamayarak köyün birinde tamamen yerleşmeye karar verirler. Burada halk tarafından sevilip sayılırlar. Fakat bu durum uzun sürmez. Bir gün köyde çıkan bir dedikodu yüzünden Suna’ya iftira atarlar. Suna’nın ozanı aldattığı dedikodusu bütün köyde yayılır. Köyün kahvesinde halkın dedikodularını duyan ve tepkisiyle karşılaşan ozan hiddetlenir. “Benim Suna’m böyle bir şey yapmaz.” Diyerek eve gelir. Ama içine şüphe düşmüştür bir kere.
Bir hafta sonra kocasının sıkıntısını soran Suna hakkındaki dedikoduları öğrenir. Suna üzülür bu duruma. Çareyi ölümde arar. Bir sabah mutfağa su içmeye giren ozan çok sevdiği Suna’sını kendini asmış bir şekilde bulur. Hemen onu kurtarmaya çalışsa da Suna zaten ölmüştür. Eli Suna’sının bıraktığı nota gider. Şöyle yazmıştır Suna. “yüreğimin tek sahibi; eğer bir kalbe şüphe girdiyse o kalpte aşkın yeri yoktur. Senin kalbinde eğer ben yoksam o zaman bu dünyada da benim yerim yoktur. Merak ettiğin soruya gelince de benim senden başka sevdiğim olmamıştır.” Bu notu okuduktan sonra zaten yüreği yanan ozan iyice kahrolmuştur ve başlar ağıt yakmaya.
Şafak söktü yine Suna’m uyanmaz Hasret çeken gönül derde dayanmaz Çağırırım Suna’m sesim duyulmaz Uyan Suna’m uyan derin uykudan.
Bunca diyar gezdim gözlerin için Niye küstün bana el sözü için Dilerim Allah’tan sızlasın için Uyan Suna’m uyan derin uykudan…
Bir başka türkü hikayemizde görüşmek dileği ile hoşçakalın .
NERMİN YILDIRIM.
Süper
YanıtlaSil"Eğer bir kalbe şüphe girdiyse o kalpte aşkın yeri yoktur" bu paranteze kitap yazılır.
YanıtlaSilteşekkürler Şenol Aydın :)
YanıtlaSil