Osmanlı'nın
ilk döneminde ki tıbbi etkinlik İslam Tıp anlayışı çerçevesinde ortaya çıkarak
çok uzun süre bu niteliğini korumuştur...
Öte yandan Osmanlı Devleti'nin
Anadolu Selçuklularının mirasçısı olması nedeni ile Selçuklu döneminde ki
sağlık hizmeti ile kurumsal yapılanma Osmanlı'ya geçmiştir... İslam tıbbının
özellikleri çerçevesinde, Selçuklu döneminde ki tıp anlayışı Osmanlı döneminde
de varlığını sürdürmüştür... Özellikle darüşşifaların, demek ki hastanelerin
Osmanlı yönetimine geçtiği ve hizmetlerini sürdürdükleri açıktır... Osmanlı
İmparatorluğun da bir hekim eğitimi, önce ki islam dönemlerinde ki gibi
usta-çırak ilişkisi biçiminde kendini gösteriyordu. Hekimler hastane ya da özel
muayenelerin de ki bunlara dükkân deniliyordu, yanların da çırak şeklinde
eğiterek hekim yetiştirilirdi.
Osmanlı'lar
ilk hastaneyi 1399 yılında Yıldırım Beyazıd zamanın da Bursa'da yapmışlardır.
İlk başhekimi tabip Hüsnü'nün olduğu hastanenin; bir baştabibi, yardımcı
tabibi, cerrahi tabibi ve göz hekimi adı altın da çok az bir personel sayısı
olmasına rağmen tıp adına canla başla mücadele verilmiştir... Türk İslam
dünyasında ki hastaneler ''darüşşifa'' sözcüğü ile birlikte ''bimeristan,
maristan, darülsıhha darulafiye, darulmerza, şifaiyye, bimarhane ve tımarhane''
gibi isimler ile anılıyordu... Osmanlı döneminde de benzer adlar
kullanılmıştır, en sonun da 19. yüzyıl da ''hastahane, daha sonra ise
''hastane'' sözcüğü ötekilerin yerini almıştır...
Osmanlı
dönemin de psiko-somatik hastalıklarının en büyük tedavisinin müzik olduğunu
biliyoruz. Herkes hayatın da birçok kez hasta olmuş, yatağa bir kaç gün bağımlı
kalmıştır, işte bu sırada hoş makamlı müziklerin etkili olamayacağını kimse
yadsıyamaz... Osmanlı dönemin de de eşsiz bir biçimde aqustik olarak tasarlanıp
yapılan büyük sağıtım merkezlerin de ayrıca enstrumantel sanat müzikleri
çalınırdı, bu müzik hastanenin her tarafından kusursuz bir yankı ile
dinlenebilirdi. Bunu Osmanlı hekimleri fark etmiş ve üzerinde yoğun çalışmalar
yapıp uygulayarak ciddi sonuçlar elde etmişlerdir... Bu sonuçların en önemlisi,
müziğin hastaları rahatlatması, onları mutlu etmesi ile birlikte iyileşmesini
hızlandırmasıdır...
''Müzik
ruhun gıdasıdır'' sözü ise Osmanlı'ya dayanır... Tarih’te bu zor şartlar altında
insanlığa canla başla tıbbi mücadele veren, başta günümüz hekimlerinin de her
daim saygı ile andığı Tabip Hüsnü olmak üzere, tüm hekimlerimize binlerce
şükür, binlerce rahmet ve sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz... Rabbim hepinize
gani gani rahmet eylesin inşallah...
HANDE SOYLUER.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder