20 Şubat 2015 Cuma

TÜRKÜLER VE ÖYKÜLER (ORMANCI…)


Hepimiz biliriz Ormancı türküsünü. Biliriz de; bu türküyü en güzel yorumlayan da Müzeyyen Senar olmuştur bence.
Elbette her türkünün bir hikâyesi vardır. Ormancı türküsünün hikâyesi de yine hayatın içinden sızıp gelmiştir. Gelin önce türkünün hikâyesini bir öğrenip Müzeyyen Senar’dan da yeniden dinleyelim…
Türkünün kısmi olarak bir aşk hikayesi ile bağlantılı olduğu düşünülse de aslında durum olduğundan farklıdır. 1922 yılında Muğla'nın Yatağan ilçesine bağlı Gevenes köyünde Mustafa Şahbudak adın da, bir efe doğar. Babası ağadır, dolayısıyla Mustafa da bir ağa çocuğudur. Mustafa hiddetli bir kişiliğe sahiptir. Köy Muhtarı Tevfik Cezayirli de Mustafa’nın en yakın arkadaşıdır. Neredeyse her akşam köy kahvesinde bu iki arkadaş dama maçı düzenlerler. iddialı ve dostça yapılan bu karşılaşmalar, kahvedekiler tarafından da ilgi ile izlenir.
Yine böyle bir akşam Mustafa ile köy muhtarı Tevfik, dama oynarken köyün orman memuru Mehmet İn gelir. Bir önceki gece çevre köylerde çıkan bir yangından dolayı kendisi sorumlu tutulduğundan sarhoş olarak gelir. Yangın evrakının bir an önce köy bekçisi tarafından ilçeye gönderilmesini muhtar Tevfik’ten ister. Ne var ki 1946 seçimlerinin evrakları da ertesi güne teslim edilecektir. Köy bekçisi de bu vazife ile görevlendirildiğinden ormancının isteği reddedilir. Ormancı dama masasına yumruğunu vurarak kavgaya sebep olur. Ormancı ile Muhtar arasında çıkan tartışmaya Mustafa’da dâhil olarak ormancı tarafından yaralanır. Bu duruma iyice sinirlenen Mustafa; ormancıyı korkutmak ve durdurmak için cebinden silahını çıkarır. Ormancı kaçmaya başlar. Mustafa’da onu durdurmak için ikinci kez ateş eder. Ne var ki bu sırada kaza kurşunu ile en yakın dostu muhtar Tevfik’i vurur. Zor şartlar altında Muğla Devlet Hastanesi’ne götürseler de maalesef Tevfik kurtulamaz. Bu olay üzerine Mustafa polise teslim olur ve dört yıl ceza alır. Her gece Tevfik rüyasına girer. Ormancı'ya da kini gittikçe artar. Bu acı olaydan sonra köyde kalamayacağını anlayan Ormancı da tayin ister. Kavaklıdere Orman Müdürlüğüne atanır. Mustafa cezaevinden çıktıktan sonra, anılarla dolu o köyde yaşayamayacağını anlayıp, Muğla merkeze yerleşir.
Çok sevdiği, günlerini birlikte geçirdiği arkadaşını Muhtar Tevfik’i tek
kurşunla öldürdüğünde arkada yirmi beş yaşında bir eş ve üç çocuk bırakır. Muhtar'ın eşi Pembe, bu acıya dayanamayınca birkaç yıl sonra aklı dengesini yitirir. Oğlanın biri İzmir'e yerleşir. Diğer oğlanla kızları ise hayatlarını köylerinde sürdürmeye devam etmekteler. Gevenes köyünde yaşanan bu acı olay da Tahir Usta denen bir kişi tarafından bestelenmiştir. Türküde adı geçen Ormancı 83 yaşında İzmir’de vefat etmiştir. Rivayete göre bir gün radyoda bu türküyü duyunca çok zorunda gider ve radyoyu kapattırır. İşte anlık bir öfkenin sonucu olarak doğan bu türkü insanın içine içine işlemektedir. Hele de Müzeyyen Senar’ın o muhteşem sesinden dinlemek türküye başka bir anlam kazandırıyor. Bir kere daha kendisine rahmet dileyerek başımız sağ olsun diyorum. Bir başka türkü hikayesinde buluşmak dileğiyle..

NERMİN YILDIRIM.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder