9 Nisan 2015 Perşembe

BİR DOKTORUN SEYİR DEFTERİ…


Henüz 19,yaşında idim... En büyük rol modelimdi babam ve baba mesleğini sürdürmeye kararlıydım... Heveslerim heyecanlarım had safadaydı...
Annem.ise hep karşıydı, babamı ilk tanıdığı günden bu güne kadar gazetelerden sağlıkta şiddet haber küpürlerini biriktirmiş ve bir gün tıp okuyacağım dediğimde hepsini bir bir koymuştu önüme vazgeçirmek için... Onu kırdım ama vazgeçmedim, babam ise “yaranamamak kelimesinin ne demek olduğunu öğretir bu meslek” bence de vazgeç diyerek engel olmaya çalıştılar...
Gece gündüz uyumadım hırs yaptım ve Türkiye'nin sayılı üniversitelerinden olan Uludağ Üniversite'sine girmeye hak kazandım... Eğitimimi bitirip mesleğe başlayacağım ilk dönemde mecburiye gönderildim, acildeydim o zamanlar. Acile getirilen bir çocuğu hastanemizde ameliyathane olmadığı için merkez hastanesine sevk ettiğim için hasta yakınları tarafından
-" Eğer bu çocuğa yolda birşey olursa sebebi sensin doktor !" deyip akıl alınmaz tehditlere maruz kalıp ilk şiddete uğradığım acilin ortasında anlamıştım babamın söylediklerini, kaldı ki ameliyathanenin olmaması benim hatam değildi, bizde sistemin kuklalarıyız...
Ardından dünyanın en zor 2. Sınavı olarak ta bilinen Tus sınavını kazandım ve şimdi Kalp damar cerrahisi alanında uzmanlık eğitimi alıyorum... Gün aşırı 36 saat nöbet ve nöbet ertesi izin olmayan, sağlık bakanının dahi doktoruna sahip çıkmayan bir ülkede bu mesleği yapmak oldukça güç... Acil nöbeti tutarsın 36 saat uykusuzsundur, bir tarafında insanlar doğar bir tarafında insanlar ölür, insanlar senin elinde ölür... Psikolojin bozulur, canın sıkılır için acır ama vade bir yere kadardır fakat bunu hasta yakınlarına anlatamazsın bu demek değil ki sizleri anlamıyoruz... Açlığını farketmezsin bile, önlüğün cebinde iki kraker varsa bulunmaz bir nimettir bir doktor için...
En yakınımı kaybettiğimin haberini almamın ardından 15 dk sonra ameliyata girdiğimi hatırlarım, o an en yakının acısını unutmak zorundasın çünkü önünde ki hastanın sorumluluğu var... Bazen denilir ya hani? Hani bu doktorlar da hep asık suratlı diye, inanın çok sebep olabiliyor bazen, hatta bizimde bir ailemiz var... Yoğunluktan bunalıp kantine inersin uykunu açmak için bir kahve söylersin ve yan masadan söylentilere kulak misafiri olursun...
-" İçerde millet hasta bunlar burada kahve keyfi yapıyor, benim vergimle bana bakmak zorunda"
Hiç bir kahve düğümlenir mi insanın boğazına ? Oluyor işte... Meselâ bu meslekte çocuğunun ilk adımlarını göremezsin, ilk anne baba deyişini doğum günlerini vs... Ben babamın bizimle iftar açtığını çok nadir hatırlarım meselâ... Bizler sizler için yıllarca dirsek çürüttük, doktorlar çuvalla para kazanıyor cümlesini asla kabul etmedik, kabul edenler ise doçentler  ve profösörler  olabilir belki, ama inanın o kariyere o bilgilere sahip olana kadar gençlikleri de bitmiş oluyor bence sonuna kadar hak ediyorlar... Bir pratisyen hekimin nöbet saati ücretinin 7 lira olduğunu biliyor muydunuz? Bizler ilaç sistemi, çalışma sistemi, hastane sistemi yıpranma payı gibi adı altında eylemler yaparken bizleri kınamak yerine bizlere destek olun, birlik olun ve emin olun ki her haykırışımız sizlerin daha iyi sağlık hizmeti alabilmeniz içindir...
Geçen hafta kucağıma bir hasta kustu yeminle zerre kadar midem bulanmadı, bir an önce tetkikleri yapılsın diye seferber olduk bir yakınımmış gibi... Herşeyiniz olabilir, ev, araba, kariyer, standartları yüksek bir hayat belki.... Ama sağlığınız yoksa hiçbir şeysiniz...Bizler ne katillere, ne vatan hainlerine müdahaleler yaptık dişlerimizi avuçlarımızı sıka sıka ama bunu asla belli etmedik, Yaradılanı hep sevdik Yaradan dan ötürü... Bizler sizlerin o soğuk bakarak Allah düşürmesin dediğiniz yerlerde eksik olmamaya çalışan insanlarız bizleri ne olur eksiltmeyin... Ne olur artık sağlıkta şiddet sona ersin.... Bu haberi gözlerim dolu dolu yazıyorum, lütfen artık kardeş gibi yaşamayı öğrenelim.... Bir gün evlat sahibi olduğumda onun bu mesleği yapmasına asla izin vermem, benim annemi anladığım gibi, onun da beni zamanla anlayacağına inanıyorum... Bizim hepinize haklarımız helal... Sağlıkla kalın...
Dr Hande SOYLUER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder