Merhaba sevgili Tado Havadis okurları, bu hafta
sizin için Tadonun Filozofuna, Radyo programı sizce nedir?
Diye sorduk. Bize söylediklerini harfiyen aktarıyoruz. Radyo programını anlaya bilmek için, ilk olarak Radyoyu bilmek gerekir. Radyo zamanında insanların birbirileriyle daha iyi ve hızlı iletişim kurmaları için yapılmış bir icattır, zamanla aşama aşama gelişen bu icat, önceleri Dünyadan ve yurttan haber veren, eskilerin değişiyle Ajans geçen bir bilgi kutusuydu, günümüzde ise gerek çalınan şarkılar, gerekse yapılan sohbetlerden dolayı tercih edilen bir eğlence kutusu olmuştur. Birde radyo programcıları vardır ki, onlar bu eğlence kutuların içindeki küçük insanlardır. Hiç, insan önce kulaktan sever, diye bir söz duydunuzmu? insanoğlunun bilmediği bir özelliktir bu, kulaktan sevmek.
Diye sorduk. Bize söylediklerini harfiyen aktarıyoruz. Radyo programını anlaya bilmek için, ilk olarak Radyoyu bilmek gerekir. Radyo zamanında insanların birbirileriyle daha iyi ve hızlı iletişim kurmaları için yapılmış bir icattır, zamanla aşama aşama gelişen bu icat, önceleri Dünyadan ve yurttan haber veren, eskilerin değişiyle Ajans geçen bir bilgi kutusuydu, günümüzde ise gerek çalınan şarkılar, gerekse yapılan sohbetlerden dolayı tercih edilen bir eğlence kutusu olmuştur. Birde radyo programcıları vardır ki, onlar bu eğlence kutuların içindeki küçük insanlardır. Hiç, insan önce kulaktan sever, diye bir söz duydunuzmu? insanoğlunun bilmediği bir özelliktir bu, kulaktan sevmek.
İnsan karşısındaki görür beğenir ve sever, bu
durum tamamen yanlış bir öngörüdür, insan ilk önce karşısındaki kişiyi, duyar,
sesi, konuşması ve anlattıkları onu cezbeder ve daha sonra onu görmek ister.
Doğada da bu iş böyledir, mesela erkek kuşlar dişilerin dikkatini çekmek için,
enteresan sesler çıkarır, bize göre garip, fakat onlar için olağan üstü
seslerdir bunlar. Siz hiç dişisini etkilemek için, güneş gözlüğü ve fular takan
bir Kelaynak gördünüz mü? Radyo programcılarında da buna benzer bir durum
vardır, programcıyı dinlersin, tartarsın, beğenirsin tanımak istersin, merak
insanoğlunun doğasında vardır.
Şu varki ben Radyo programcılarını görmeye
KARŞIYIM... Kimi her gün saatlerce misafir edersin? Kim her gün sana misafir
olarak gelir? Kimi her gün bulunduğun yere çağırıp saatlerce dinlersin? Kimin,
senin yanında saatlerce konuşmasına müsaade edersin? Kim senin yazdıklarına her
gün cevap verir? İşte Radyo programcısını dinlerken bunların hepsini,
sıkılmadan büyük bir keyifle yaparsın. Programcıyı gören mi şanslıdır? Yoksa
görmeyen mi? Bence görmeyen daha şanslıdır.
Ben onu görsem arkadaş olsam, o arkadaşım bana
her gün gelir mi? Her gün bana bir şeyler anlatır mı? Kesinlikle HAYIR...
Tanımadığım halde biri benim için bunları yapıyorsa, onu görmeme gerek yok,
merak biterse heveste biter, kulağıyla sevenlerdenim ben. Yani azizim, uzun
lafın kısası programcı her gün, kulağımız vasıtasıyla bize gelen bir
Misafirdir. Tatlı ve neşeli sesiyle bize huzur veren bu güzel misafir için,
bizim yapmamız gereken şey, misafirimizi bize yakışır şekilde ağırlamaktır. Ne
kadar şanslıyım, ne mutlu bana ki, her gün misafir ettiğim güzel bir sese
sahibim. Bak az kalsın unutuyordum, Azizim size iyi günler diliyorum, saat 8’e
geliyor, birazdan misafirim gelecek onu ağırlamam lazım. Kalın Sağlıcakla...
FİLOZOF
CAFER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder