2 Nisan 2015 Perşembe

TÜRKÜLER VE ÖYKÜLER ÇANAKKALE İÇİNDE…


Sevgili gönül dostları; her türkünün bir hikâyesi olduğu düşüncesiyle oluşturduğumuz “Türküler ve Öyküler”
köşemizde bu hafta Çanakkale Zaferimizin yıl dönümü olması vesilesi ile “Çanakkale İçinde” türkü hikâyemiz ile sizlerleyiz. Bilindiği üzere Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebelerinden oluşur. 18 Mart 1915 tarihinde İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı’nı geçip İstanbul üzerine yürümek istediler. Beklemedikleri bir savunma ile karşılaşan düşman kuvvetleri büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar.
Buraya kadar olan kısmını hepimiz iyi biliyoruz. Türkünün yazılma hikâyesine geldiğimizde ise çeşitli rivayetler karşımıza çıkıyor. Çanakkale türküsünün daha savaş başlamadan önce yazıldığına dair kuvvetli ihtimaller vardır. Seyfullah’ın mektubunda bu türkünün hikâyesi belirtilir. Seyfullah annesine yazdığı bir mektupta:
Sevgili Anneciğim,
Canımıza tak diyen iki yıllık gurbet hayatından artık kurtuluyoruz. Sana ve aileme kavuşacağım için seviniyorum. Mektebimizi alıyorlar, hastane olacakmış, bizi de İstanbul’daki mekteplere dağıtacaklarmış. Hocalarımızın çoğu da askerlik hizmetine gidiyorlar, büyük sınıflar da gönüllü yazılacaklarmış.
Bugün Türkçe hocamız sınıfa geldi, ama çok kalmadı, bize veda etti. Bize; “Zamanı gelince cephede yapılacak vatan hizmetinin mektepte yapılan hizmetten kutsal olduğunu” söyledi. Birkaç günden beri Çanakkale sokaklarından askerler geçiyor.
“Çanakkale içinde Aynalıçarşı,
Anne ben gidiyorum düşmana karşı” şarkısını söylüyorlar.
At üstünde zabitler, top arabaları, mekkâre ve deve kervanları sokağımızı doldurdu. Harp olacakmış. İngiliz ve Fransız harp filoları boğazın dışında dolaşıyormuş. Buraları bombardıman edeceklermiş. Bu bombardımanı görmek isterdim, ama yakında Çanakkale’den ayrılacağız. Size kavuşacağım ben. Beybabamın, sizin ellerinizi öper kardeşlerime selam ederim.
Oğlunuz Seyfullah.

Mektuptan öğrendiğimize göre henüz Çanakkale savaşı başlamadan önce Çanakkale’de harbe hazırlanan askerler tarafından bu türkü söylenmektedir. Bu da bize türkünün doğuş zamanını harp öncesine götürmemiz gerektiğini haber vermektedir. Türk müzik tarihi ve halk türküleri üzerine önemli çalışmaları bulunan Mahmut Ragıp Kösemihal’in görüşleri de düşüncelerimizi destekler mahiyettedir. Kösemihal, Musiki Mecmuası’nda bu türkünün Çanakkale savaşları sırasında yeniden hazırlanmış ve zamana uygun mısralar araya katılmış bir türkü olduğunu, asıl türkünün “ilk iki kıtadan anlaşıldığı gibi”
Çanakkale içinde vurdular beni
Nişanlımın çevresiyle sardılar beni;
dizeleri Çanakkale’de öldürülen bir delikanlının ağzından yakılmış bir ağıt olduğunu; hatta Bay Vahit Lütfi’nin bu türkünün 1. Dünya Savaşı’ndan çok önce söylendiğini kendisine anlattığını bildirir.
Bu haliyle değerlendirdiğimizde türkünün çok daha önceki tarihlerden söylenegeldiği ve zaman içinde değişen koşullarla beraber farklı formlara girdiği görülmektedir. 
Dolayısıyla bu bilgiler Çanakkale türküsünün harp öncesi doğmuş olduğu yönündeki düşüncemizi biraz daha kuvvetlendirmektedir.
Yüzbinlerce şehit verdiğimiz bu savaşın bütün Anadolu´da heyecan uyandırması, bu savaşa yurdun dört bucağından gönüllü asker gitmesindendir. Anadolu halkının kahramanlığını destanlaştırdığı savaşlardan biri de şüphesiz Çanakkale cephesinde olmuştur. Anadolu halkı büyük imkânsızlık içinde verdiği bu çetin mücadelede, bağımsızlığı için gerektiğinde çok şeyler yaratabileceğini bütün dünyaya bir kez daha anlatmıştır. İşte bu zaferden geriye bu türkü de bize emanettir. Her dinlediğimde beni hüzünlendiren aynı zamanda da kahramanlık öyküsüyle gurur duyduğum bir türküyü ve öyküyü elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Çanakkale zaferimizin 100. Yılını bu vesile ile kutlayarak şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Sevgi ve saygılarımla..
NERMİN YILDIRIM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder