2 Nisan 2015 Perşembe

Serbest köşe BAHAR BAYRAMI NEVRUZ…


Bu hafta ki yazımda; eski yıllardan günümüze kadar dayanan ve birçok ülkede kutlamalar yapılan Nevruz bayramını dile getirmek istedim.
Hepimizin kavramsal olarak bildiği Nevruz’un aslında evrensel bir nitelikte olduğunu yaptığım araştırmalarım sırasında ben de öğrenmiş oldum. Bu vesile ile sizlerle de paylaşmak istedim.  
Doğanın uyanışı ya da diğer bir deyişle bahar bayramı olarak bilinen Nevruz, 21 - 22 - 23 Mart tarihlerinde kutlanır. Kelimenin aslı Farsça ’da yeni anlamındaki "nava" ve gün ışığı anlamındaki "razanh" kelimelerinden birleşerek oluşmuştur. Nevruz geleneği on beş binyıl öncesine kadar uzanır. O çağlarda yaşamla ilgili her şey dört mevsim ile yakından ilgiliydi. Zorlu geçen bir kışın ardından baharın gelmesi yaşam koşullarının iyileşmesi açısından önemliydi.  İşte böyle bir dönemde bu Nevruz kutlamalarını başlatanın Kral Cemşid olduğu söylenir. Yazılı olarak ise ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında Nevruz’un adı geçmiştir. Diğer yandan; 21 Mart gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı gün olarak da kutlanır. Bu bakımdan yeni bir yılın başlangıcı olarak da kabul edilir. Bu güne ve yeni yılın başladığı an'a Yılgayak denir. Türkler için ise Göktürkler’in Ergenekon'dan demirden dağı eritip çıkmalarını, doğanın uyanışını temsil eder. Bu vesile ile Doğu Türkistan'dan Balkanlara kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından, MÖ 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart'ta Nevruz kutlanır.
Bazı mezhep ve inanışlarda bahar bayramı olarak farklı zamanlarda kutlanan Nevruz; Tarihte de pek çok devlet tarafından bayram ve gelenek olarak kutlanmıştır. Bunların başında Anadolu beylikleri, Eski Mısır, İran, Safeviler, Sasaniler, Moğollar, Selçuklular ve Osmanlı Devleti gelir. Selçuklu ve Osmanlı'da millî bayram olarak kutlanan Nevruz, Nevruziye adlı şiirlerle ve şenliklerle ziyafet verilerek kutlanırdı. Özel olarak hazırlanan Nevruziye adlı macun, Osmanlı döneminden kalan bir kültür olarak bu gün hâlâ Manisa'da devam etmektedir.
Araştırmaların sonuçları bu kutlamaların çok özel bir anlam ifade ettiğini de göstermektedir. Bu kutlamaların eski toplumlar için çok uğurlu ve önemli sayıldığı açıktır.  Örneğin MÖ 487 yılında, Büyük Darius, Persepolis'teki yeni inşa edilmiş olan sarayında Nevruzu kutluyordu. Sadece Nevruz gününde sabah saatin 06.30'unda, güneşin ilk ışıkları gözlemevindeki büyük kabul salonuna denk geliyordu ve bu olay sadece 1400 yılda bir gerçekleşiyordu. Bu durum aynı zamanda Babillilerin ve Yahudilerinde yeni yılı ile çakışıyordu ve bu nedenle önemliydi. Farklı bir kutlama olarak da Kırım Tatarları bu bayramda erkenden kalkarak ağaçlardan dal kesip süslerlerdi. Çocuklar bu dallarla kapı kapı dolaşır ve Navrez türküsünü söylerlerdi. Her kapıdan aldıkları hediyeleri de kendi aralarında pay ederlerdi. Ne var ki bu tarz gelenekler ya unutulmaya başlanmış ya da bazı yasaklar getirilmiştir. Örneğin; Kırım Tatarları, Sovyet rejimi tarafından konan yasaklarla bu geleneklerini unutmuşlardır.
Nevruz Türk Cumhuriyetleri'nde resmî bayram olarak kutlanmaktadır. Türkiye’de ise bir gelenek olarak kutlanan Nevruz; 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir. Bugün de Nevruz; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Makedonya, Bosna Hersek gibi Birçok ülkede kutlanmaktadır.
Türk tarihi açısından önemli bir gelenek olan Nevruz aslına uygun olarak yaşatılmalıdır. Eğlenceli ve birikimli bir şekilde kutlanan Nevruz’u bugün de geleneksel olarak devam ettirmeliyiz. Unutulan bazı geleneklerimizi de yaşatmak bizim sorumluluğumuzdadır. Bu yüzden tarihimize sahip çıkalım ve eskiden yapılırdı demek yerine bizler de yaşatalım tarihimizi. Atalarımızın bizlere bıraktığı emanetler gerçekten çok güzel unutmayın unutturmayın..!! Saygılarımla…
EMRAH DEDE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder